SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 3784 >>

DEVAM: 52- KUR'AN-I KERİM'İ OKUMANIN SEVABI BABI

 

حدّثنا أَبُو مَرْوَانَ مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ الْعُثْمَانِيُّ. حدّثنا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِي حَازِمٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمنِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم  يَقُولُ ((قَالَ اللهُ عَنَّ وَجَلَّ: قَسَمْتُ الصلاةَ بَيْنِي وَبَيْنَ عَبْدِي شَطْرَيْنِ. فَنِصْفُهَا لِي وَنِصْفُهَا لِعَبْدِي. وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ)). قَالَ،  فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ((اقْرَءُوا: يَقُولُ الْعَبْدُ: الْحَمْدُ للهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. فَيَقُولُ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ: حَمِدَنِي عَبْدِي، وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ. فَيَقُولُ: الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ. فَيَقُولُ: أَثْنَى عَلَيَّ عَبْدِي، وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ. يَقُولُ: مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ. فَيَقُولُ اللهُ: مَجَّدَنِي عَبْدِي. فَهذَا لِي. وَهذِهِ الآيَةُ بَيْنِي وَبَيْنْ عَبْدِي نِصْفَيْنِ. يَقُولُ الْعْبْدُ: إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ. يَعْنِي فَهذِهِ بَيْنِي وبيْنَ عَبْدِي. وَلِعَبْدي مَا سَأَلَ. وَآخِرُ السُّوِرَةِ لِعَبْدِي. يَقُولُ الْعَبْدُ: اهْدِنَا الصَّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ. صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرَ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ. فَهذَا لِعَبْدِي وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ)).

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim, demiştir: «Allah (Azze ve Celle) buyurdu ki: Ben salâtı (yâni Fatiha suresini) kendim ile kulum arasında ikiye taksim ettim ve kuluma istediğini veririm.»

 

Ebû Hureyre demiştir ki: Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «(Fatiha'yı) okuyunuz: Kul; الْحَمْدُ للهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ = "El-Hamdu lillahi Rabbi’l-Alemin (Hamd sadece ve sadece alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir)" der. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle)): Kulum bana hamdetti ve kuluma istediğini veririm, buyurur. Sonra kul: الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ = "er-Rahmani’r-Rahim (Rahman ve Rahimdir)" der. Bunun üzerine Allah: Kulum bana sena etti, kuluma dilediğini veririm, buyurur. Kul (bundan sonra). مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ = ‘’Maliki yevmi’d-din (din gününün sahibi )’’ der. Bunun üzerine Allah: Kulum beni ta'zim etti. İşte bu (yâni Fatihanın buraya kadar olan kısmı) baha (hamd, sena ve ta'zim etmeye) aittir. Şu âyetin de yarısı bana, yarısı kulumadır:  Kulum إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ ''İyyake nea’budu ve iyyake ne’s-tain (Yalnız sana kulluk ederiz ve yalmz senden yardım dileriz,'' der. Yâni işte bu, benim ve kulum arasmdadır. Kuluma dilediğini veririm. Fatiha sûresinin sonu (yâni bundan sonraki kısmı) da kuluma (âit dilekleri) dır. Kul: اهْدِنَا الصَّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ. صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرَ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ

 

‘’ihdine’s-sirate’l-mustakime sirate’l-lezine en amte aleyhim ğayril mağdubi aleyhim veleddaaaalliin (Bizi dosdoğru yola, gazabına uğramış olan (yahûdîler)den ve dalalete düşen (Hıristiyanlar) dan başka olup, nimetlendirdigin (Nebiler, sıddikler, şehîdler ve sâlih) kulların yoluna hidâyet eyle (yâni İslâm dini üzerinde sabit kıl),) der. İşte bu âyetler (deki dilek) kuluma (ait)dir ve kuluma dilediğini veririm."

 

 

AÇIKLAMA:      Bu hadisi Müslim, Tirmizi ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Tuhfe yazarı bunun Ebü Davüd tarafından da rivayet edildiğini söylemiştir.

 

Alimler hadisteki; ........ kelimesinin Fatiha süresi manasında kullanıldığını söylemişlerdir. Zaten hadisin metni de bunu gösteriyor. Bilindiği gibi Salat kelimesi daha çok namaz anlamında kullanılır. Burada Fatiha süresine Salat denilmesinin sebebine gelince, namaz Fatiha'sız olmaz ve Fatiha' sız kılınması geçerli değildir. Bu itibarla Fatiha süresi namazın en önemli parçasıdır. Bu da; ''Hac, arafa'dır. yani Arafat dağında vakfe etmektir'' hadisi gibidir. Halbuki belirli bir zamanda Arafat dağında bir süre beklemek hacc'ın bir parçasıdır ve hac bundan ibaret değildir.

 

Fatiha süresini okumak namazın farzlarındandır, diyen alimler bu hadisi de delil sayarlar.

Bu sürenin Allah tarafından Zat-ı Sübhani',i ile kulu arasında taksim edilmesi sürenin manası açısındandır. Şöyle ki: Sürenin ilk yarısı Allah'a hamd, sena ve ta'zimi ifade eder. Diğer yarısı da kulun dileğini, yakarışını ve muhtaçlığını belirtir,

 

''...İyyake ne'budu ve iyyake ne'stain'' ayetinin Allah ile kulu arasında ikiye taksim edildigine dair buyruğunu açıklaması bölümünde Kurtubi şöyle demiştir; Allah Teala'nın bu buyruğu buyurmasının sebebi şudur: Bu ayette kulun Allah'a karşı zilletini itiraf etmesi ve O'ndan yardım dilemesi var. Bu itiraf ve dilek, Allah'ı ta'zim etmeyi ve dilenen yardıma muktedir olduğunu içerir. Yani bu ayette hem dilek, hem de Allah'ın kudret ve azametini itiraf vardır.

 

Bu hadis, besmelenin Fatiha' dan olmadığı görüşündeki alimler için bir delil sayılmıştır. Çünkü bu hadiste Allah Fatiha süresini kendi zatı ile kulu arasında iki eşit parçaya taksim eylediğini, El-Hamd ayetinden Malik-i yevmiddin ayetine kadar olan üç ayetlik bölümün Zat-i Bari'ye hamd, sena ve ta'zim ifade ettiğini, İyake ayetini Zat-i Bari ile kulu arasında ikiye böldüğünü ve İhdina'dan sonuna kadar olan kısmın kuluna ait olduğunu beyan buyurmuştur. Fatiha süresinin yedi ayetten ibaret olduğuna dair icma vardır. Yani bütün alimler bu hususta ittifak halindedir. Şu halde 'İhdina'dan itibaren sürenin sonuna kadar olan bölüm de üç ayettir ve böylece 3,5 ayet Allah'a, diğer 3,5 ayet de kula ait olmuş olur. Eğer besmele, Fatiha' dan bir ayet olsaydı hadiste bes melen in durumu da ifade edilirdi.

Besmele, Fatiha' dan bir ayettir, diyenlere göre Sıratallezine'den itibaren sürenin sonuna kadar olan bölüm bir ayettir ve böylece Fatiha yine yedi ayetten ibaret olur.

 

Besmele, Fatiha' dan sayılır diyen alimlerin bu hadisi delil sayanlara karşı verdikleri cevabları Nevevi, Müslim ' in şerhinde bu hadisin izahı bölümünde açıklamıştır. Arzü edenler oraya bakabilirler.